×

Trump’tan ‘Gold Card’ Açıklaması! Gayrimenkul Piyasasında Yeni Dönem mi Başlıyor?

Trump’ın “Gold Card” Yatırımcı Vizesi: EB-5 ile Kıyaslama ve Ekonomik Etkiler

ABD Başkanı Donald Trump, Şubat 2025’te yaptığı bir açıklamada yeni bir yatırımcı vizesi olarak adlandırılan “Trump Gold Card” programını duyurdu. Bu program, yabancı yatırımcılara 5 milyon dolar karşılığında ABD’de yeşil karta eşdeğer oturma izni ve sonrasında vatandaşlığa giden bir yol sunmayı hedefliyor . Trump yönetimi, “Gold Card” vizesinin mevcut EB-5 yatırımcı vizesi programının yerine geçeceğini belirtirken, ABD ekonomisine doğrudan yabancı yatırım çekmek, istihdam yaratmak ve vergi gelirlerini artırmak gibi hedefleri vurguluyor . Bu yazıda Trump Gold Card vizesinin detaylarını, EB-5 programıyla farklarını ve olası ekonomik etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz. Ayrıca ABD gayrimenkul piyasasına yansımaları, dünyadaki benzer “golden visa” programlarıyla karşılaştırmalar ve programın getirdiği riskler/eleştiriler de ele alınacaktır.

Trump “Gold Card” Vizesinin Şartları ve Sunduğu Fırsatlar

Trump’ın açıkladığı Gold Card vizesi, adından da anlaşılacağı üzere yüksek net değerli bireylere yönelik, ücret karşılığı oturum hakkı sağlayan bir programdır. Programın öne çıkan şart ve fırsatları şunlardır:

• Yatırım Tutarı (Ücret): Gold Card’ı elde etmek için gereken bedel yaklaşık 5 milyon ABD doları olarak açıklanmıştır . Bu tutar, küresel ölçekteki yatırımcı vize programlarıyla kıyaslandığında oldukça yüksek bir eşiğe işaret etmektedir (aşağıda diğer ülke programlarıyla kıyaslama bölümüne bakınız).

• Yeşil Kart Ayrıcalıkları: Trump, bu kartın ABD’de daimi ikamet ve çalışma izni sağlayan yeşil kart ile aynı ayrıcalıklara sahip olacağını belirtmiştir . Yani kart sahipleri, ABD’de yasal olarak çalışabilecek, yaşayabilecek ve belli bir süre sonunda vatandaşlığa başvurma hakkını elde edebilecektir. Nitekim en az 5 yıl yasal daimî ikamet sonrasında ABD vatandaşlığına geçmek mevcut göçmenlik sisteminde standart bir uygulamadır .

• Hızlı Vatandaşlık Yolu: Gold Card doğrudan vatandaşlık vermese de, “vatandaşlığa giden bir yol” sağlayacaktır . Trump, bu programın ABD’ye zengin ve nitelikli kişileri çekerek uzun vadede yeni vatandaşlara dönüşeceğini öngörmektedir. Kart sahipleri, yeşil kart statüsüyle gerekli bekleme süresini doldurduktan sonra ABD vatandaşlığına başvurabilirler.

• Harcamalar ve Yatırım Taahhüdü: Trump’ın ifadesine göre, bu kartı satın alan varlıklı yabancılar ABD’de çok para harcayacak, çok vergi ödeyecek ve çok sayıda insanı istihdam edecek. Yani yönetim, yüksek gelirli bu göçmenlerin ülkede lüks tüketim, iş kurma ve yatırım yoluyla ekonomik katkı sağlayacağını savunuyor . Dolaylı da olsa, bu açıklama Gold Card sahiplerinden beklenen ekonomik aktivitenin altını çizmektedir.

• Kongre Onayı ve Yasal Durum: Trump, bu programı başlatmak için Kongre onayına ihtiyaç duyulmadığını iddia etmiştir . İki hafta içinde uygulamaya konulabileceğini belirtmesi, idarenin bunu yürütme yetkisiyle yapmayı planladığını gösteriyor. Ancak EB-5 programı Kongre kararıyla oluşturulmuş bir vize kategorisi olduğundan, bu noktada yasal süreç ve olası itirazlar belirsizliğini korumaktadır (Kongre’nin rolüne ilişkin net bir açıklama yapılmamıştır ).

Trump Gold Card vizesi, özetle, ülkeye zengin yabancı bireyleri çekmek amacıyla tasarlanmış bir “paralı yeşil kart” olarak tanımlanabilir. Bu program, ABD’ye yerleşmek isteyen ancak normal göçmenlik yollarına başvurma gereği duymadan doğrudan finansal güçleriyle avantaj elde etmek isteyen kişiler için benzersiz bir fırsat sunmaktadır. Elbette bu fırsat, ancak çok az kişinin karşılayabileceği kadar yüksek bir maliyetle geliyor.

EB-5 Yatırımcı Vizesine Kısa Bir Bakış ve Tarihçesi

EB-5 Göçmen Yatırımcı Programı, 1990 yılında Kongre tarafından oluşturulmuş ve o tarihten bu yana ABD’nin temel yatırım yoluyla göçmenlik aracı olmuştur . EB-5 programının amacı, yabancı yatırımcıların ABD’de yapacakları yatırımlar yoluyla ABD ekonomisini canlandırmak, yeni işler yaratmak ve sermaye girişini teşvik etmek olarak belirlenmişti . Programın temel özellikleri ve tarihsel gelişimi şöyle özetlenebilir:

• Yatırım ve İş Yaratma Şartı: EB-5 vizesine başvurmak isteyen bir yatırımcıdan, ABD’de yeni bir ticari işletmeye belirli bir minimum tutarda yatırım yapması ve en az 10 yeni tam zamanlı iş yaratması şartı aranır . Bu tutar, standart olarak yaklaşık 1 milyon $, ancak hedeflenen istihdam alanı (TEA) denilen yüksek işsizlik veya kırsal bölgelere yapılan yatırımlar için 500 bin $ seviyesinde uygulanmaktaydı . 2019’da yapılan düzenlemelerle bu rakamlar enflasyona göre güncellenerek TEA için ~$800 bin, TEA dışı için ~$1,05 milyon seviyesine yükseltildi. Yatırımın uygun bir şekilde yapılması ve 10 kişilik istihdam şartının yerine getirilmesi halinde yatırımcıya öncelikle 2 yıllık koşullu bir yeşil kart (daimi oturum izni) verilir; iki yıl sonunda şartlar sağlanmaya devam ediyorsa koşullu statü kaldırılarak kalıcı yeşil kart statüsü onaylanır.

• Programın Kullanımı ve Etkileri: EB-5 programı 1990’dan bu yana inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 2010’larda özellikle Çinli yatırımcıların yoğun ilgisiyle program kapsamında başvurular artmış, ancak her ülkeye yıllık vize kotası ve işlem sürelerinin uzunluğu nedeniyle birçok başvuru sahibi için bekleme süreleri uzamıştır. Örneğin, Çin ve Hindistan gibi ülkelerden başvuran yatırımcılar, vize sayısı sınırlamaları yüzünden yıllarca beklemek durumunda kalmışlardır. Bununla birlikte, EB-5 programı ABD ekonomisine milyarlarca dolarlık yatırım çekmiştir. ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS) verilerine göre 1990’dan 2014’e kadar EB-5 yoluyla 11,2 milyar $’dan fazla yatırım yapılmış ve en az 73.000 istihdam yaratılmıştır . Brookings Enstitüsü’nün bir analizine göre ise program başlangıcından 2014’e kadar 85.500 tam zamanlı iş oluşturulmuş ve 5 milyar $ doğrudan yatırım sağlanmıştır . Her ne kadar bu rakamlar ülke genelinde toplam istihdam ve GSYİH içinde küçük bir pay olsa da (2013 itibarıyla ABD GSYİH’sının %0,1’inden az ), EB-5 özellikle bazı büyük gayrimenkul projelerinin finansmanında ve yerel ekonomilerin canlanmasında önemli rol oynamıştır.

• Tarihçe ve Reformlar: EB-5 programı ilk yıllarında beklenen ilgiyi görmedi; 2000’lerin başına kadar yıllık vize kotaları doldurulmamıştı. 2000’lerin sonlarında küresel finans krizinin ardından ABD projeleri için yeni finansman arayışları EB-5’e ilgiyi artırdı. Özellikle EB-5 Bölgesel Merkezleri aracılığıyla birçok gayrimenkul ve altyapı projesi yabancı yatırımcılardan fon sağladı. Bununla birlikte program zaman içinde çeşitli suistimal ve dolandırıcılık iddialarıyla gündeme geldi. Bazı dolandırıcılar sahte projelerle yatırımcılardan para toplayıp ortadan kayboldu, veya yatırımlar vaadedilen istihdamı yaratamadı. Bu tür sorunlar nedeniyle program birçok kez geçici olarak uzatılıp kapsamlı reformlar tartışıldı. 2022’de Kongre, EB-5 programını beş yıllığına yeniden yetkilendirirken programa ek denetimler ve şeffaflık şartları getiren bir reform yasası kabul etti . Bu reformlar kapsamında yatırımların daha sıkı denetlenmesi ve bölgesel merkezlerin raporlama yükümlülüklerinin artırılması gibi önlemler yer aldı.

• EB-5’in Günümüzdeki Durumu: Trump yönetimi Gold Card’ı önerdiği sırada, EB-5 programı halen yürürlükteydi ve talep görmeye devam ediyordu. Hatta 2024 mali yılında EB-5 vizesi kullanımı, program tarihindeki en yüksek seviyesine ulaşmış; Temmuz 2024 itibarıyla 12.839 EB-5 vizesi düzenlenmiştir . Bu rakam, programın yatırımcılar tarafından hala ilgi gördüğünü göstermektedir. Ancak Trump yönetimi, EB-5’in artık amacına hizmet etmediğini ve daha farklı bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.

Gold Card ve EB-5: Başlıca Farklar

Trump’ın Gold Card teklifi, özünde EB-5 programının yerini almayı hedefleyen bir alternatif olduğundan, iki program arasında belirgin farklar bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda Gold Card ile mevcut EB-5 vizesinin temel özelliklerini karşılaştırdık:

KriterMevcut EB-5 ProgramıTrump “Gold Card” Teklifi
Minimum Yatırım Tutarı$1.050.000 (standart) veya $800.000 (TEA – kırsal/yüksek işsizlik bölgeleri) . Başlangıçta $1M/$500K idi.$5.000.000 (her koşulda tek seviye) . EB-5’e kıyasla ~5 kat veya daha yüksek yatırım şartı.
Yatırımın YapısıOnaylı bir işletmeye/ projeye sermaye yatırımı + 10 yeni iş yaratılması şartı. Genellikle gayrimenkul, otel, altyapı projelerine yönlendiriliyor.Doğrudan “kart” satın alımı şeklinde ücret ödeme. Yatırımın belirli bir projeye gitme zorunluluğu belirtilmedi; ödenen tutarın kullanımını hükümet belirleyecek (ör. ulusal borç ödemesi) .
İstihdam YaratmaEvet – her yatırımcı için en az 10 tam zamanlı yeni istihdam yaratılmalı ve 2 yıl sonunda kanıtlanmalı . Bu şart sağlanamazsa yeşil kart statüsü kaybedilir.Belirsiz – Doğrudan bir iş yaratma şartı yok gibi görünüyor. Trump, yatırımcıların dolaylı olarak harcamaları ve yatırımlarıyla istihdam oluşturacağını öngörüyor , ancak somut bir istihdam kriteri açıklanmadı.
Verilen StatüKoşullu Yeşil Kart (2 yıllık) -> şartlar sağlanırsa kalıcı Yeşil Kart. Sonrasında 5 yıl ikamet ile vatandaşlığa başvuru hakkı.Kalıcı Yeşil Kart ayrıcalıkları anında verilecek . Muhtemelen koşulsuz oturum (iş şartı olmadığı için). 5 yıl ikamet sonrası vatandaşlığa giden yol açık .
KapsamYatırımcı, eşi ve 21 yaş altı bekar çocuklarına yeşil kart sağlar (EB-5 vizesine dahil edilirler). Yıllık yaklaşık 10.000 vize kontenjanı (tüm aile bireyleri dahil).Muhtemelen benzer şekilde aileyi kapsar (detay belirtilmedi ancak yeşil kart hakları aileyi genelde içerir). Trump, 1 milyon kart satarak trilyonlarca dolar gelir hedefliyor , bu da programın büyük ölçekli ve kontenjan sınırlaması olmadan tasarlanabileceğine işaret.
Yasal AltyapıKongre tarafından kanunla oluşturuldu (1990). Süresi belirli aralıklarla uzatılıyor; 2022’de 5 yıllığına yeniden yetkilendirildi .Başkanlık girişimiyle, yürütme tarafından başlatılmak isteniyor. Kongre onayı olmadan yapılabileceği iddia edilse de (yasal tartışmaya açık) , EB-5’i tamamen kaldırıp yerine koymak için yasa değişikliği gerekebilir.
Geçmiş SorunlarDolandırıcılık, kötüye kullanım vakaları; bazı projelerde yatırımcıların parası risk altına girdi. “Ridiculous (saçma)” ve “fraud (dolandırıcılık)” eleştirilerine hedef oldu . Ayrıca uzun bekleme süreleri ve karmaşık bürokrasi eleştirisi var.Eleştiriler henüz uygulama başlamadığı için varsayımsal: “ABD vatandaşlığını satma” eleştirisi, sadece zenginlere tanınan bir ayrıcalık olması, potansiyel kara para aklama veya güvenlik riskleri (detaylar aşağıda) gündeme gelebilir.

Tablodan da görülebileceği gibi, Gold Card programı EB-5’e göre çok daha yüksek bir sermaye eşiği koymakta ve prosedürü basitleştirerek hızlandırmaktadır (doğrudan ödeme karşılığında oturum izni verme). EB-5’in hedeflediği istihdam yaratma koşulu Gold Card’da açık bir gereklilik olarak bulunmamaktadır. Trump yönetimi, EB-5’in “saçmalıklarla dolu, uydurma ve sahtekârlık barındıran” bir program haline geldiğini, üstelik “çok düşük bir fiyatla” yeşil kart sağladığını savunarak değişikliği haklı göstermektedir . Bu açıklamalar, EB-5’teki 500 bin $ seviyesinin ABD oturum izni için değersiz derecede düşük bulunduğunu ve dolandırıcılığa açık olduğunu ima etmektedir. Bu nedenle Trump, daha pahalı fakat basit bir yol olan Gold Card’ı getirerek hem sorunları temizleyeceğini hem de devlet hazinesine ciddi gelir sağlayacağını iddia ediyor.

ABD Ekonomisine Olası Etkileri

Trump Gold Card girişiminin, hayata geçmesi durumunda, ABD ekonomisi üzerinde çeşitli boyutlarda etkileri olacaktır. Bunları birkaç başlık altında inceleyebiliriz:

Doğrudan Yabancı Yatırım ve Sermaye Girişi

Gold Card, en basit haliyle, yabancıların ABD’ye büyük miktarda sermaye transferi yapması anlamına geliyor. 5 milyon dolarlık bir ücret, her bir başvuru için doğrudan ABD’ye girecek nakit demektir. Trump, program kapsamında 1 milyon adet Gold Card satılabileceğini öngörmüştür . Bu elbette son derece iddialı bir tahmin olup gerçekleşmesi zor görünüyor; zira 1 milyon yatırımcının her birinin 5 milyon $ ödemesi toplamda 5 trilyon dolar gibi muazzam bir sermaye girişi anlamına gelir. Karşılaştırmak gerekirse, EB-5 programı yıllık birkaç bin yatırımcı çekerek (çoğu 500 bin $ seviyesinden) yılda kabaca ** birkaç milyar dolar** yatırım getiriyordu. Dolayısıyla gerçekçi senaryo, Gold Card’a talebin EB-5’ten sayıca daha az ancak kişi başına getirilen sermaye bakımından çok daha yüksek olmasıdır.

Eğer program başarılı olur ve örneğin yılda 200-300 süper zengin kişi bu kartı satın alırsa, bu bile 1-1.5 milyar $ doğrudan gelir anlamına gelir ki EB-5’in yıllık getirdiği özel sektör yatırımlarına yakın bir rakamdır. Daha iyimser bir senaryoda yılda 1000 kişi çekilebilirse, bu 5 milyar $ demektir. Üstelik EB-5’teki yatırım özel sektöre (örneğin bir inşaat projesine) gidiyordu; Gold Card ücretleri ise muhtemelen doğrudan ABD Hazinesi’ne gelir olarak yazılacaktır. Nitekim Trump, buradan gelecek fonların ulusal borcun ödenmesinde kullanılacağını ifade etmiştir . Bu yönüyle program, bir tür devlet tahvili satışı veya vergi geliri gibi düşünülebilir; hükümet, yabancılara hak satarak bütçesini desteklemeyi planlıyor.

Doğrudan sermaye girişi dışında, bu varlıklı kişilerin ABD’ye yerleşmeleriyle birlikte yapacakları ek yatırımlar da dikkate değerdir. Örneğin, ABD’de şirket kurmaları, mevcut şirketlere ortak olmaları, borsa ve finans piyasalarına sermaye koymaları beklenebilir. Dolayısıyla doğrudan yabancı yatırım (FDI) kaleminde de artış olabilir. EB-5 yatırımcıları çoğunlukla pasif yatırımcı konumundaydı (paralarını bir projeye koyup süreci izlemekle yetindiler); Gold Card sahipleri ise belki daha girişimci ruhlu olabilir, kendi işlerini kurup yönetebilirler. Bu da uzun vadede ekonomide yeni aktörler ve sermaye hareketleri anlamına gelir.

İstihdam Yaratma ve İş Piyasası

EB-5’in somut bir koşulu olan 10 kişilik istihdam şartı, Gold Card programında doğrudan şart koşulmamıştır. Bu durum, ilk bakışta istihdam yaratma hedefinin zayıfladığı şeklinde eleştirilebilir. Gerçekten de, Gold Card yatırımcısı parayı devlete ödeyip oturum alacak ve sonrasında hiçbir iş yapmadan ABD’de yaşayabilir (örneğin emekli bir zengin ise çalışmak veya iş kurmak zorunda değil). Bu açıdan bakıldığında doğrudan istihdam etkisi EB-5 kadar net değildir.

Buna rağmen, Trump yönetimi bu kişilerin dolaylı olarak ekonomiye fayda sağlayacağını vurguluyor. Başkan Trump, varlıklı kart sahiplerinin ülkede büyük harcamalar yaparak ve iş oluşturarak ekonomiye katkı yapacağını söylemiştir . Örneğin, bir Gold Card sahibi ABD’de lüks bir restoran açarsa veya teknoloji startup’ına yatırım yaparsa, bu faaliyetler sonucunda yeni işler yaratılabilir. Ya da sadece tüketici olarak bile, lüks mal ve hizmetlere harcadıkları paralar talebi ve dolaylı olarak istihdamı artırabilir.

Vergi gelirleri açısından, bu yüksek gelir düzeyine sahip göçmenlerin ABD vergi rezidansı haline gelmeleri, hem federal gelir vergisi hem de dolaylı vergiler yoluyla kamuya katkı demek. Örneğin gayrimenkul alırken ödeyecekleri emlak vergileri, tükettikleri ürünlerdeki satış vergileri, iş kurarlarsa işveren olarak ödeyecekleri vergiler hep ekonomik katkı hanesine yazılır. Trump özellikle bu noktaya dikkat çekerek “çok vergi ödeyecekler” demiştir . Bu durum, devlet bütçesine kalıcı bir gelir akışı sağlayabilir. EB-5 yatırımcıları da elbette vergi mükellefi oluyordu, ancak Gold Card ile gelecek kişilerin net servetleri daha yüksek olacağından, ödedikleri vergilerin ortalama EB-5 yatırımcısına kıyasla daha fazla olması beklenebilir.

Kamu Maliyesi ve Borçlar

Trump’ın planında dikkat çekici bir nokta, elde edilecek gelirin ulusal borcu azaltmak için kullanılacağı vaadidir . ABD’nin trilyonlarca dolarlık federal borcu düşünüldüğünde, bu boyutta gelirler teorik olarak borç yükünü hafifletebilir. Örneğin 1000 Gold Card satışı 5 milyar $, 10 bin satış 50 milyar $ gelir anlamına gelir. Miktar ne olursa olsun, bu gelirler federal bütçe açığını kapatmaya veya altyapı gibi alanlara finansman sağlamaya yardımcı olabilir.

Ancak burada iki nokta var: Birincisi, talebin belirsizliği – gerçekten bu karttan ne kadar satılabilir? İkincisi, sürdürülebilirlik – bu tek seferlik bir satış geliridir, sürekli bir vergi kaynağı değildir. Dolayısıyla borcu tamamen kapatma hedefi gerçekçi görünmemektedir. Örneğin, İngiltere de benzer şekilde yatırımcı vizesinden yararlanan zenginlerin ekonomiye katkısını hedeflemiş ancak sonradan bu programın halkın genel refahına anlamlı bir etkisi olmadığı, aksine riskler getirdiği düşüncesiyle programı kapatmıştır . ABD’de Gold Card gelirlerinin nasıl yönetileceği, bütçede nasıl yer bulacağı ileride tartışma konusu olacaktır.

Özetle, Gold Card programı başarılı olursa ABD ekonomisine kısa vadede yüksek miktarda döviz girdisi sağlayabilir ve bazı sektörlerde canlanma yaratabilir. Uzun vadede ise bu yeni göçmenlerin iş kurma, yatırım yapma potansiyellerine bağlı olarak kalıcı ekonomik fayda ortaya çıkacaktır. Aksi takdirde, sadece varlıklı bireylerin güvenli bir liman olarak ABD’yi seçip servetlerini park ettiği, ancak sınırlı aktif ekonomik faaliyette bulunduğu bir senaryo gerçekleşirse, beklenen ekonomik kazanımlar sınırlı kalabilir.

ABD Gayrimenkul Piyasasına Etkileri

Yatırımcı vizelerinin en belirgin etkilerinden biri de gayrimenkul sektörü üzerinde görülür. Özellikle “Golden Visa” uygulaması olan ülkelerde yabancı yatırımcılar, vatandaşlık veya oturum izni alabilmek için sıklıkla yüksek değerli gayrimenkul satın alımı yaparlar. ABD’nin Gold Card programı, doğrudan bir gayrimenkul yatırımı şartı koşmamakla birlikte, dolaylı olarak emlak piyasasını etkilemesi muhtemel bir girişimdir.

EB-5 programı yıllardır ABD’de pek çok büyük gayrimenkul projesinin finansmanında kullanılmıştır. Özellikle otel, gökdelen, alışveriş merkezi gibi projeler, EB-5 yatırımcılarından gelen fonlarla gerçekleşmiştir. Yabancı yatırımcılar, yeşil kart karşılığında paralarını bu projelere koyarken, aynı zamanda ABD’de mülk sahibi olma veya farklı yatırımlar yapma yoluna da gittiler. Dolayısıyla EB-5, dolaylı da olsa, başta büyük şehirler olmak üzere gayrimenkul piyasasına yabancı sermaye akışı sağladı.

Gold Card ile birlikte ise, yatırımcıların artık belirli bir projeye para bağlama zorunluluğu olmayacak. Bu durumda 5 milyon $ ödeyerek oturum alan bir kişi, ABD’de yaşayacaksa muhtemelen kendisine uygun bir konut satın alacaktır. Yani parayı hükümete ödedikten sonra ayrıca konut piyasasında alıcı olarak ortaya çıkacaktır. Bu talebin özellikle lüks konut segmentinde yoğunlaşması beklenebilir. Zira Gold Card hedef kitlesi ultra zenginler olduğundan, alacakları evler de muhtemelen milyon dolarlık mülkler olacaktır. New York, Los Angeles, San Francisco, Miami gibi metropoller yabancı zenginlerin tercih ettiği lokasyonlar olduğundan, bu şehirlerdeki lüks apartman daireleri, penthouse’lar ve malikaneler için yabancı talebi artabilir.

Yabancı yatırımcıların gayrimenkule yönelmesi, piyasada fiyatları yukarı çekebilir. Avrupa’da Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde golden visa programlarının konut fiyatlarını yükselttiği ve yerli halkın erişimini zorlaştırdığı konusunda ciddi eleştiriler yapılmış, hatta Portekiz hükümeti konut krizini hafifletmek için 2023’te golden visa programını sonlandırma kararı almıştır . ABD çapında bakıldığında emlak piyasası çok büyük ve bölgesel farklılıklar içeriyor olsa da, belirli şehirlerde lüks konut balonu oluşması riski vardır. Özellikle arzın kısıtlı olduğu prestijli semtlerde, yabancı talebi fiyatları daha da şişirebilir. Bu durum, yerli alıcılar için rekabeti zorlaştırabilir ve gelir dağılımı adaletsizliğini konut edinimi alanında artırabilir.

Öte yandan, bazı olumlu etkiler de söz konusu olabilir. Yabancı yatırımcılar sadece kendi oturacakları evi almakla kalmayıp ticari gayrimenkule de yatırım yapabilirler (örneğin ofis binaları, oteller satın almak veya geliştirmek). Bu da sektöre sermaye girişi anlamına gelir ve yeni projelerin finansmanını kolaylaştırabilir. Ayrıca konut satın alan yabancılar, mülkleri için düzenli emlak vergisi ödeyeceklerinden, yerel yönetimlerin vergi tabanını genişletir. Emlak piyasasında hareketlilik, emlakçılık, inşaat, konut bakımı gibi yan sektörlerde de iş fırsatları yaratabilir.

Sonuç olarak, Gold Card hamlesi ABD gayrimenkul piyasasında yabancı ilgisini artıracak bir faktör olarak görünüyor. EB-5’in kalkması, o program üzerinden gelen gayrimenkul proje finansmanını azaltabilir ancak bunun yerini bireysel doğrudan alımlar alabilir. Etkilerin dengesi, programın ölçeğine ve uygulanma biçimine bağlı olacak. Eğer gerçekten on binlerce kişi bu kartı alırsa ABD emlak piyasasında ciddi bir yukarı yönlü talep şoku yaşanabilir. Buna karşın, eğer sadece sınırlı sayıda ultra zengin gelirse, etkiler daha lokalize ve yönetilebilir düzeyde kalacaktır.

Küresel Yatırımcı Vize Programları ile Kıyaslama

Trump’ın Gold Card önerisini daha geniş bir perspektife oturtmak için, diğer ülkelerdeki “golden visa” veya yatırım yoluyla vatandaşlık/oturum programlarına bakmak faydalı olacaktır. Birçok ülke uzun yıllardır benzer programlar yürütmekte ve bunların ekonomik-sosyal etkileri tartışılmaktadır. ABD’nin yeni hamlesi bu küresel trendin en güncel ve en yüksek maliyetli örneklerinden biri olabilir.

Dünyadaki bazı önemli yatırımcı vizesi uygulamaları ve koşulları şöyle özetlenebilir:

• Portekiz: Avrupa’nın popüler “Altın Vize” programlarından birini uygulayan Portekiz, yabancılara en az 280.000 – 500.000 € tutarında gayrimenkul yatırımı (bölge ve mülkün yaşına göre değişiyor) veya alternatif olarak fon yatırımı karşılığında oturma izni veriyordu. Bu program sayesinde 2010’lar boyunca Portekiz ciddi yabancı sermaye çekti; ancak Lizbon ve Porto gibi şehirlerde konut fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeniyle program yoğun eleştiri aldı. 2023’te hükümet, konut krizini hafifletmek amacıyla gayrimenkule dayalı altın vize programını kapatma kararı aldı .

• İspanya ve Yunanistan: Bu ülkeler de benzer şekilde 500.000 € (İspanya) ve 250.000 € (Yunanistan, 2023 sonuna kadar; 2024’te Atina gibi bölgelerde 500.000 €’ya çıkarıldı) düzeylerinde gayrimenkul yatırımı karşılığında oturum izni sunmaktaydı. İspanya’nın programı da 2023’te eleştiri oklarına hedef olmuş ve durdurulması konuşulmuştur. Yunanistan ise ekonomik krizden çıkışta bu programdan çok fayda gördü; binlerce Çinli ve Rus yatırımcı Atina’da mülk alarak oturum sahibi oldu. Ancak 2023-2024’te talep patlaması nedeniyle Yunanistan da minimum yatırım tutarını bazı bölgelerde iki katına çıkardı.

• Birleşik Krallık (İngiltere): Bir dönem £2.000.000 yatırım ile oturum izni veren Tier 1 Investor vizesi yürürlükteydi. Ancak İngiltere, bu programın ulusal güvenlik riskleri yarattığı ve kara para aklama aracı olabileceği endişeleriyle Şubat 2022’de yatırımcı vizesini tamamen kapattı . İngiliz İçişleri Bakanlığı, programın “ülke insanları için fayda sağlamadığını, aksine yozlaşmış elitlere fırsat sunduğunu” belirtti . Özellikle Rusya ve Çin kaynaklı fonların kaynağı konusunda şüpheler programın itibarını zedelemişti. İngiltere şimdi daha kontrollü farklı yatırım göçmenliği modelleri üzerinde çalışıyor.

• Kanada: Kanada, düşük faizli bir devlet yatırım kredisi karşılığında oturum veren bir yatırımcı programına sahipti (Quebec Eyaleti üzerinden). Federal program kapsamında yatırımcılar yaklaşık 800.000 Kanada Doları faizsiz bir tutarı hükümete borç veriyor ve 5 yıl sonunda geri alabiliyordu; karşılığında oturum izni alıyorlardı. Ancak 2014’te Kanada hükümeti, bu programın ekonomiye yeterince katkı yapmadığı ve yatırımcıların beklenen düzeyde ülkeye entegre olmadıkları gerekçesiyle programı sona erdirdi. Raporlar, bu yolla gelen yatırımcıların diğer göçmen gruplarına kıyasla daha düşük vergi ödediğini ve ülkeye bağlarının zayıf kaldığını gösteriyordu.

• Türkiye: Türkiye, doğrudan vatandaşlık sunan bir program uyguluyor. 2022 itibarıyla en az 400.000 $ tutarında gayrimenkul satın alan yabancılar Türk vatandaşlığına hak kazanabiliyor (önceki eşik 250.000 $ idi). Bu program özellikle Orta Doğu ve Asya ülkelerinden talep gördü ve Türkiye’ye milyarlarca dolarlık konut yatırımı çekti. Karşılığında yatırımcılar Türk pasaportuna sahip oluyor. Bu model, oturum izninden öte doğrudan vatandaşlık vermesi açısından ABD Gold Card’dan farklı, ancak “parayla vatandaşlık” kavramına örnek teşkil ediyor. Benzer şekilde Malta, Kıbrıs gibi küçük ülkeler de belli bağış veya yatırım karşılığı vatandaşlık programları yürütmüşlerdir.

• Avustralya: Significant Investor Visa adıyla bilinen program çerçevesinde 5.000.000 Avustralya Doları yatırım yapanlara oturum imkânı sunuldu. Bu tutar, ABD Gold Card’a yakın düzeyde yüksek bir eşikti. Avustralya bu programla özellikle Asyalı zenginleri çekmeye çalıştı. Program devam etmekle birlikte koşullar zaman zaman sıkılaştırıldı ve yatırımın hangi alanlara yapılabileceğine dair kısıtlar getirildi (örneğin risk sermayesi fonları, devlet tahvilleri vb.).

Yukarıdaki örnekler ışığında, ABD Gold Card programı birkaç bakımdan dikkat çekiyor:

• Eşik Tutarının Büyüklüğü: 5 milyon $‘lık giriş ücreti, dünyadaki en yüksek yatırım eşiği olan programlardan biri. Çoğu ülke yüz binler veya birkaç yüz bin dolar/euro mertebesinde yatırım karşılığı oturum verirken, ABD bunun katbekat üstünde bir bedel talep ediyor. Bu, ABD’nin cazibesine güvendiğini ve ancak süper zenginleri hedeflediğini gösteriyor.

• Doğrudan Hazineye Gelir Modeli: Birçok ülke yatırımcıdan ya devlet tahvili almasını, ya gayrimenkul almasını ya da fonlara/şirketlere yatırım yapmasını ister. ABD ise doğrudan “vize ücreti” gibi bir ödeme modeli öneriyor. Bu, yatırımın yönlendirilmesi değil, paranın kontrolünün tamamen devlette olması anlamına geliyor. Bu model, vergi benzeri bir yaklaşım olarak diğerlerinden ayrılıyor.

• Tartışmalar ve İtibar: Küresel olarak bu tip programlar kontroversiyel (tartışmalı) kabul edilir. Eleştirmenler, bu uygulamaların zenginlere ayrıcalık tanıdığı, gayrimenkul piyasalarını spekülatif hale getirdiği ve hatta ülkelerin vatandaşlık kavramını ucuzlattığı görüşünde. Nitekim birçok Avrupa ülkesi, AB baskısı veya halk tepkisiyle altın vize programlarını kısıtlama yoluna gitmiştir . ABD de benzer eleştirilerle karşılaşabilir. Öte yandan, ülkeler arası rekabet de söz konusu: Yatırımcı göçmenler küresel olarak en çok gelişmiş, güvenli ve yaşam kalitesi yüksek ülkeleri tercih eder. ABD, Gold Card ile bu yarışta “en pahalı ama en prestijli bilet” şeklinde bir seçenek sunmuş oluyor. Bu da programın başarılı olup olmayacağını belirleyecek faktörlerden biri olacak.

Olası Riskler ve Eleştiriler

Trump’ın Gold Card önerisi büyük fırsatlar vaat etse de, birçok risk ve eleştiri barındırıyor. Bu bölümde, programın karşılaşabileceği başlıca eleştirileri ve potansiyel riskleri ele alıyoruz:

• “Vatandaşlık Satılıyor” Eleştirisi: En bariz eleştiri, ABD vatandaşlık ve oturum haklarının zenginlere satılmasıdır. Bu durum, etik ve eşitlik açısından sorgulanabilir. ABD’nin göçmenlik sistemi halihazırda aile birleşimi, iş gücü ihtiyacı, mülteci kabulü gibi ilkelere dayanırken, sadece parası olanın öncelik alması birçok kesim tarafından adil olmayan bir uygulama olarak görülebilir. Vatandaşlık veya yeşil kart, geleneksel olarak kazanılan veya hak edilen bir statü olarak düşünülür (doğum, uzun süre çalışma, entegrasyon, vb. yoluyla). Parayla satın alınabilir hale gelmesi, bu statünün değerini düşürebilir. Benzer eleştiriler diğer ülkelerdeki golden visa programlarında da dile getirilmiştir.

• Yolsuzluk ve Dolandırıcılık Riskleri: Yüksek paraların döndüğü her alanda olduğu gibi, yatırımcı vize programları da suistimal riskini barındırır. EB-5 programı geçmişte “Ponzi şeması” tarzı dolandırıcılıklara sahne olmuştur; bazı dolandırıcılar sahte projelerle yatırımcıları kandırmıştır. Gold Card’da süreç daha basit görünse de, örneğin aracılar veya danışmanlar üzerinden rüşvet, usulsüzlük gibi riskler doğabilir. Ayrıca paranın kaynağı konusu önemlidir: 5 milyon $ ödeyen her yabancı bu parayı yasal ve temiz yollardan kazanmış olmayabilir. Kara para aklama amacıyla ABD’ye girmek isteyen kişiler için bu program bir araç olabilir. Eleştirmenler, golden visa türü programların kirli paranın aklanması ve yaptırımlardan kaçılması için kullanılabileceğini uzun süredir dile getiriyor . Trump’ın Rus oligarkları bile “muhtemelen evet” diyerek programa dahil edebileceğini söylemesi , tam da bu konuda soru işaretleri yaratmıştır. ABD’nin bu kişilerden bazılarının parasını kabul etmesi, jeopolitik riskler ve güvenlik boyutuyla tartışmaya açıktır.

• Ulusal Güvenlik ve “Şüpheli” Yatırımcılar: ABD’ye yüklü miktarda ödeme yapabilen bazı bireyler, suç örgütü üyeleri, yolsuzlukla zenginleşmiş siyasiler veya yaptırım uygulanan ülke vatandaşları olabilir. Örneğin, ABD’nin yaptırım listesinde olan veya kara para bağlantısı şüphesi bulunan kişilerin Gold Card alması, ulusal güvenlik açısından sakıncalı olacaktır. İngiltere’nin yatırımcı vizesini kapatmasının ana nedenlerinden biri, programın “yolsuz elitlere” kapı açtığı tespitiydi . ABD de benzer bir durumla karşılaşmamak için Gold Card başvuranlarını çok sıkı güvenlik taramasından geçirmek zorunda kalacak. Trump yönetimi, başvuranların “dünya çapında harika vatandaşlar” olacağından emin olacaklarını, vetting (inceleme) yapılacağını belirtiyor . Ancak geçmiş örnekler, para karşılığı vize veren programların her zaman bu konuda başarılı olamadığını gösteriyor.

• Gayrimenkul ve Yaşam Maliyetleri Üzerindeki Etki: Daha önce de değindiğimiz gibi, bu program varlıklı yabancıları büyük şehirlerde konut almaya yöneltirse, konut fiyatlarında artış ve yerli halk için barınma zorlukları gibi istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Toplumsal tepki oluşabilecek bir diğer nokta da budur. ABD’de halihazırda bazı şehirlerde konut fiyatları çok yüksek seviyelerde ve bir konut krizi tartışması mevcuttur. Eğer Gold Card bu sorunu derinleştirirse, kamuoyundan tepki gelebilir ve politik baskı oluşabilir.

• EB-5 Yatırımcılarının Durumu ve Hukuki Sorunlar: Gold Card programı EB-5’in yerini alacağından bahsediliyor . Peki mevcut EB-5 yatırımcıları ve bekleyen başvurular ne olacak? Halihazırda paralarını yatırmış, proje tamamlanmasını bekleyen binlerce EB-5 yatırımcısı var. Programın aniden sonlandırılması hukuki anlaşmazlıklara yol açabilir. Ayrıca EB-5 ile yeşil kart almış kişilerin statülerinin etkilenip etkilenmeyeceği belirsiz (Forbes Türkiye bu konuda belirsizlik olduğunu vurgulamış) . Yatırımcı göçmenlik ekosistemi (avukatlar, bölgesel merkezler, projeler) de Gold Card ile tamamen değişeceği için bu geçiş sürecinde dava ve lobicilik faaliyetleri görülebilir. Kısacası, EB-5’ten Gold Card’a geçiş dümdüz bir çizgide olmayacaktır, geçmiş hak sahipleri ve mevcut başvurular nasıl ele alınacak? sorusu önemlidir.

• Toplumsal Algı ve Siyaset: ABD’de göçmenlik hep hararetli bir siyasi tartışma konusu olmuştur. Trump yönetiminin daha önce nitelikli göçmenlik lehine çıkışları (örneğin vasıfsız göçü kısıtlama, puan sistemine geçiş sinyalleri) biliniyor. Gold Card da bir çeşit “nitelikli” (ya da finansal açıdan nitelikli) göçmenlik gibi sunuluyor. Ancak bu politika, geleneksel sağ popülist tabanın “elitlere karşı” retoriğiyle çelişebilir, çünkü zengin yabancılara ayrıcalık tanınması tabandaki bazı seçmenlerde rahatsızlık yaratabilir. Öte yandan, ekonomik kazanımlar vurgulanarak bu tepki yumuşatılmaya çalışılacaktır. Muhalefet kanadı ise Trump’ın bu planını “ülkenin kapılarını parayla satmak” şeklinde eleştirebilir. Program hayata geçerse, ilk yıllarda elde edilen sonuçlar (kaç kişi başvuruyor, ne kadar gelir elde edildi, herhangi bir skandal yaşandı mı vs.) bu siyasi tartışmaların gidişatını belirleyecektir.

Sonuç olarak, Trump’ın Gold Card vizesi yenilikçi fakat tartışmalı bir girişimdir. Pek çok potansiyel faydası olduğu gibi, önemli riskler ve soru işaretleri de beraberinde geliyor. Eleştirmenlerin bakışı, bu programın mevcut EB-5 sorunlarını gerçekten çözüp çözmeyeceği ve ABD’ye net fayda getirip getirmeyeceği üzerinde yoğunlaşıyor. Kimileri, gerekli önlemler alınmazsa “zenginlere altın geçiş” projesinin uzun vadede problem yaratacağını, hatta birkaç yıl sonra rafa kaldırılmak zorunda kalınabileceğini öngörüyor. Nitekim Avrupa’da ve İngiltere’de benzeri geri adımlar görüldü: örneğin İngiltere, kendi yatırımcı vizesini kötüye kullanım gerekçesiyle kapatmak zorunda kaldı . ABD’nin Gold Card deneyimi de başarıya ulaşamazsa benzer bir akıbetle karşılaşabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Trump Gold Card vizesi, ABD’nin göçmenlik ve ekonomik kalkınma politikalarında çarpıcı bir dönüşüm potansiyeli taşıyor. Bu program, bir yandan Amerikan rüyasını gerçek anlamda satın alınabilir kılarken, diğer yandan ülkeye akacak muazzam kaynaklarla ekonomik açıdan olumlu bir ivme yaratmayı hedefliyor. EB-5 programının 30 yıla aşkın geçmişi, yatırımcı vizelerinin doğru tasarlanıp denetlendiğinde belirli faydalar sağladığını, ancak aynı zamanda denetimsiz bırakıldığında suistimale açık olduğunu gösterdi. Trump yönetimi, EB-5’in eksiklerini giderip çok daha iddialı bir modeli devreye sokmak istiyor.

Gold Card’ın başarısı, büyük ölçüde talep görüp görmemesine ve uygulama detaylarına bağlı olacak. Eğer dünya genelindeki ultra zenginler bu teklife ilgi gösterirse, ABD hem ekonomik hem beşerî sermaye anlamında kazançlı çıkabilir. Bu kişiler beraberlerinde servetlerini, iş bağlantılarını ve belki yenilikçi fikirlerini getirebilirler. Öte yandan beklenen ilgi gelmez veya gelenler beklenen katkıyı yapmazsa, program eleştirilerin hedefi haline gelebilir.

ABD örneği, global anlamda yatırımcı göçmenlik trendinin yeni bir aşaması olarak izlenecek. Diğer ülkeler başarıya göre benzer yüksek profilli programlar başlatabilir veya tam tersi, riskleri görüp daha temkinli yaklaşabilir. Göçmenlik politikası ile ekonomi yönetiminin kesiştiği bu alanda, dengeyi bulmak kritik önemdedir: Ülkeye fayda sağlayacak yatırımları çekmek ama bunu yaparken ülkenin güvenliğini, toplumsal bütünlüğünü ve değerlerini korumak gerekiyor. Trump Gold Card, bu denge sınavının en güncel testi olacaktır.

Son tahlilde, Trump’ın “5 milyon $’a Green Card” vizyonu, Amerikan ekonomisinin doğrudan finansmanı ile göçmenlik sisteminin piyasa dinamiklerine bağlanması anlamına geliyor. Bu yaklaşımın getiri ve götürüleri, önümüzdeki dönemde kapsamlı biçimde tartışılmaya devam edecek. ABD vatandaşlığına giden yolda altın bir bilet fikri, destekçileri için parlak bir ekonomik çözüm, eleştirmenleri için ise tartışmalı bir ayrıcalık olarak tarihe geçebilir. Bu blog yazısında incelediğimiz veriler ve eğilimler, okuyuculara hem tarihsel perspektif hem de geleceğe yönelik olası senaryolar hakkında fikir vermeyi amaçlıyor. Gold Card hamlesinin akıbetini ise zaman ve uygulama sonuçları gösterecek.

Kaynaklar:

• Reuters, “Trump floats $5 million ‘gold card’ as a route to US citizenship”

• Forbes Türkiye, “ABD vatandaşlığına giden yeni yol: Golden Card uygulaması nedir?”

• Politico, “Trump floats ‘gold card’ to grant US residency to wealthy foreigners”

• CRS Report R44475, “EB-5 Immigrant Investor Visa”

• Investopedia, “Golden Visa Countries: Everything You Need to Know”

• GOV.UK, “Tier 1 Investor Visa route closes over security concerns”

Share this content:

Tapu Rehberi – Real Estate Guide Tapu Rehberi, gayrimenkul sektörüne dair uzman bilgileri sunan güvenilir bir kaynaktır. Logo, bilgelik ve analizi simgeleyen bir baykuş figürü ile sektördeki derin bilgi birikimini temsil eder. Gayrimenkul yatırımları, tapu işlemleri, piyasa analizleri ve finansal rehberlik konularında en doğru ve güncel bilgileri sunarak, kullanıcılarına bilinçli kararlar almalarında yardımcı olur. Tapu Rehberi’nin misyonu, karmaşık gayrimenkul süreçlerini anlaşılır hale getirerek hem yatırımcılar hem de bireysel kullanıcılar için yol gösterici olmaktır. Profesyonel analizler, hukuki bilgiler ve piyasa trendleri ile sektördeki güvenilir rehberiniz olmaya devam ediyor.